Misak- Milli yani milli yemin, 12 Ocak 1920 tarihinde çalışmalarına başlayan son Osmanlı Meclis-i Meb‘ûsan üyelerince 101 yıl önce 28 Ocak 1920’de kabul edildi. 17 Şubat 1920 tarihinde ise dünyaya ilan edildi.
Misak-ı Milli yalnızca 6 maddeden oluşuyor. Buna karşın; 100 yıl önce yarattığı etki ve sonuçları bakımından ne kadar önemli ise, bugün dahi zaman zaman gündemimizi meşgul ederek önemini koruduğunu gösteriyor.
Mustafa Kemal de Son Mebusan Meclisinde Milletvekiliydi
Amasya Görüşmeleri sonrası Osmanlı Hükümeti, 11 Eylül 1919’da genel seçim kararı almıştı. Seçim sonucunda; Anadolu’nun birçok yerinde Kuvayı Milliye dahilinde hareket eden birçok milliyetçi, milletvekili seçildi. Seçilen bu milletvekilleri son Osmanlı meclisinde “Felah-ı Vatan” grubunu kurarak çoğunluk oldular. Mustafa Kemal Paşa da Erzurum Milletvekili seçilmiş ancak fiilen işgal altında olan İstanbul’a gitmeyi uygun görmemiştir.
Metni Büyük Ölçüde Mustafa Kemal Paşa Hazırladı
Birçok milletvekili, seçimlerin ardından Meclis-i Mebusan’a katılmadan önce Ankara’da toplandı. Mustafa Kemal milliyetçi milletvekilleriyle yaptığı istişareler sonucu temel ilkeleri içeren taslak bir metin hazırladı. Bu metni, o dönemki en yakın arkadaşlarından olan Sivas Milletvekili Rauf (Orbay) Bey’le İstanbul’a gönderdi. “Felah-ı Vatan” grubu bu metin çerçevesinde ve Rauf Bey liderliğinde kuruldu.
Mustafa Kemal, Meclis Başkanı Olması Gerektiğini Düşünüyor.
Mustafa Kemal Paşa İstanbul’a giden arkadaşlarından, metinden taviz vermemelerini ayrıca kendisini de meclis başkanı olarak seçmelerini ister. Felah-ı Vatan grubu, saltanat makamının meclis üzerindeki etkisi karşısında cesur davranamamış ve Mustafa Kemal Paşa’yı meclis başkanlığına teklif etmemiştir.
Mustafa Kemal Paşa daha en başında bu metnin kabulüyle Meclis-i Mebusan’ın kapatılacağını tahmin etmiştir. Kendisi meclis başkanı olursa kapatılan meclisi, başkan sıfatıyla meşru bir şekilde Ankara’da tekrar toplantıya çağırabilecektir. Mustafa Kemal Paşa’nın öngörüsü haklı çıkacak, Felah-ı Vatan grubu onu başkan seçtirmemiş olsa bile o, planını uygulamaya koyacaktır.
Oy Birliği İle Kabul Ediliyor
Felah-ı Vatan dışındaki grupların da farklı metinler teklif etmesi üzerine Ahd-i Millî adında bir komisyon kurulmuştur. Komisyon çalışmaları sürerken Mustafa Kemal Paşa 8 maddeden oluşan bir metni Rauf Bey’e ulaştırır. Komisyon çalışmaları sonucunda hazırlanan Ahd-i Millî Beyannâmesi adlı metin, meclis genel kuruluna sunulur. 28 Ocak’ta 121 mebusun katıldığı özel bir toplantıda oy birliği ile kabul edilmiştir.
Mustafa Kemal Paşa’nın İtirazı
Mustafa Kemal Paşa ülke sınırları konusunda Mondros Mütarekesi’nin esas alınması gerektiğini düşünmektedir. Zira Sivas Kongresinde de milli sınırlar olarak, Mütareke imzalandığı tarihte Türk askerinin koruduğu yerler tarif edilmiştir. Ancak Misak-ı Milli metninde “mütareke hattının içinde ve dışında Osmanlı toprakları bir bütündür, bölünemez” mealinde bir ifade bulunmaktadır. Anlaşılıyor ki; Mustafa Kemal bu ifadeyle metnin müzakere edilebilir ciddi bir metin olmaktan uzaklaştığını düşünmektedir.
Bugün yaygın olan Misak-ı Milli sadeleştirmelerinde “mütareke hattının içinde ve dışında” yerine sadece “mütareke sınırlarının içinde” ifadesi yer almaktadır. 18 Temmuz 1920’de TBMM’de Misak-ı Milli 7 maddeden oluşacak şekilde yenilenmiş ve o sırada “dışında” ifadesi çıkarılmıştır.
Misak-ı Milli Yenilmiş Türkiye’nin Barış Yapma Şartlarıdır
Türkiye, Mondros Ateşkesi ile 1.Dünya Savaşı’nda mağlup olduğunu kabul etmişti. Misak-ı Milli, Türkiye’nin 1. Dünya Savaşı’nı bitirecek barış anlaşmasındaki kırmızı çizgilerini ifade etmesi için hazırlanmıştır.
Barış şartlarında, “Wilson Prensiplerinden” Türkiye için önerilen 12.Maddenin esas alındığı, dolayısıyla bu prensiplerin kabul edilebilir görüldüğü anlaşılmaktadır.
Ahdi-i Milli Beyannamesi İtilaf Devletlerine Yollanıyor
Misak-ı Milli metni farklı dillere çevrilerek, başta itilaf devletleri olmak üzere bütün dünyaya ilan edilmiştir. Kısacası, saklı gizli tarafı yoktur. İtilaf devletlerinin tepkisi sert olmuş, milli mücadeleye ılımlı yaklaşan Ali Rıza Paşa hükümeti işgal tehditleri sonrası istifa etmiştir.
Mustafa Kemal Öngörüsünde Haklı Çıkıyor
Hükümetin istifasıyla yetinmeyen İtilaf Devletleri, fiilen sürdürdükleri işgali 16 Mart 1920 tarihinde resmiyete dökmüşlerdir. Meclis-i Mebusan Padişah kararıyla kapatılmış, birçok milletvekili Malta’ya 2 yıl sürecek sürgüne gönderilmiştir.
Padişah’ın meclisi feshinden 12 gün sonra İstanbul’dan kaçan milletvekillerinin de katılımıyla Ankara’da Büyük Millet Meclisi toplanmış ve İstiklal Harbimizin kaderi tayin edilmiştir.
Sonuç
Misak-ı Milli, Türk İstiklal Harbi’ni başlatan metindir. O yüzden çok değerlidir. Bu metinde ortaya konulan hedeflerin bazılarına ulaşıldığı gibi bazılarına ise ulaşılamamıştır. Bir başka ifadeyle; Mîsâk-ı Millî’de hedef geniş tutulmuş, fakat şartlar gereği elde edilebilenlerle yetinilmiştir.
Metne konu sınır meselelerinin hemen hepsi daha sonra yapılan anlaşmalarla sonuca bağlanmıştır.
- Kars ve Ardahan için halk oylamasına gerek kalmamış, zira bu şehirlerimiz, Kazım Karabekir komutasındaki Doğu Cephesi Ordusunca kurtarılmıştır. Batum ise Moskova Anlaşması ile Gürcistan’a bırakılmıştır.(16 Mart 1921)
- Halep ve Suriye’de kalan yerler, 20 Ekim 1921 tarihinde Fransa ile yapılan Ankara Anlaşması ile Fransa’ya bırakılmıştır.
- Hatay 23 Haziran 1939’da anavatana katılmıştır.
- 24 Temmuz 1923’te imzalanan Lozan Antlaşması’nda Musul, Kıbrıs, Ege Adaları ilgili konular nihayetsiz kalmıştır.
- 1926 yılında İngiltere ile imzalanan Ankara Antlaşması ile Irak ile Türkiye sınırı belirlenmiştir.
- Ege Adaları ve Kıbrıs konuları halen gündemimizi meşgul etmeye devam etmektedir.
Misak-ı Milli’de dikkat çeken önemli bir detay; kapitülasyonlara özellikle değinilmesidir. Türk Kurtuluş Savaşı’nın belki de en önemli sonucu, 1.Dünya Savaşının mağlup devleti olmamıza rağmen gırtlağımıza kadar dışa bağımlı hale gelmiş olan ülkemizin iktisadi bağımsızlığa kavuşmasıdır.