Marvel’ın sinemada 2008 senesinden beri devam eden atağı sonunda televizyon dizisi olarak da sonucunu verdi. “Agents of S.H.I.E.L.D.” adını taşıyan dizinin ilk bölümü 24 Eylül 2013’de gösterildi. Dizi hakkında eleştiri yazısı yazmak için ikinci bölümün de yayınlanmasını bekledim. Sonuçta ilk bölüm dizinin genel akışı hakkında pek fikir veremeyebilirdi.
Bu dizinin yapılacağını ilk duyduğumda pek anlam verememiştim. Olaya “biraz da televizyondan para yapalım” şeklinde bakıldığını hissetmiştim. Süper kahramanlar olmadan dizinin; S.H.I.E.L.D.’ın misyonu ve gizemli yanlarını yeterince anlatamayacağını düşünüyordum. Maalesef ilk iki bölüm beni pek şaşırtmadı. Dizi boyunca Tony Starks’ın, Thor’un adının geçmesi veya New York’da yaşanan uzaylı istilasından bahsedilmesi “Aaaa biz bunları Avengers’dan biliyoruz” dememizi sağlayarak seyredenleri mutlu etmeye yetmiyor.
Dizinin ilk iki bölümünde Marvel’ın sinema filmlerinden bildiğimiz Extremis, Hydra ve Tesseract kavramları da kullanılmış. İleri bölümlerde başka hangi kavramları karşımıza çıkaracaklar merak ediyorum çünkü geriye pek de bir şey kalmadı.
Olumsuz yorumlara ara verip dizinin kadrosuna da bakalım. Sinemadaki “The Avengers” ailesinden Ajan Phil Coulson’ı baş rolde seyrediyoruz. “Eeeee, bu adam filmde ölmemiş miydi?” diye soranlar olacaktır. Bu durum dizinin gizemli noktalarından birisini oluşturuyor. Ajan Phil Coulson dışında sinemadaki “The Avengers” kadrosundan yan rollerdeki oyuncular da dizide yer alacağa benziyor. Esasında bu açıdan yapımcıların çok fazla oyuncu seçme şansı da bulunmuyor ve ilk iki bölümde bu sürprizleri bitirdiklerini düşünüyorum. Zaten tanıtım fotoğraflarında Maria Hill sürekli yer aldığı için onun sürprizlik bir yanı da kalmamıştı. Diğer sürprizi de seyrederken görürsünüz.
Ajan Phil Coulson’ın ekibindeki dört kişi ilk kez karşımıza çıkıyor. Ekibin adam dövme işlerine Grant Ward (aşağıda solda) ve Melinda May (aşağıda sağda) bakıyor.
Teknoloji işlerine de Leo Fitz ve Jemma Simmons bakıyor. Bu ikili dizilerdeki klasik “komik ikili” olsun diye yaratılmışlar diyebiliriz.
Bir de Skye karakteri (aşağıda sağda) var. Onun hakkında pek yorum yapmayayım, diziyi seyrederken tanırsınız.
Dizinin olumlu gördüğüm ender yanlardan birisi bölümlerin hızlı başlaması. Direkt olay başlıyor ve aksiyon birbiri ardına devam ediyor. Aksiyon anlamında dövüş sahneleri kesinlikle vasat. Hele “Arrow” dizisindeki aksiyon sahnelerinden sonra “Agents of S.H.I.E.L.D” çok hafif kalıyor.
Dizinin ilk iki bölümünde sonraki bölümler için oluşturulan altyapıyı şu şekilde özetleyebiliriz:
- Ajan Phil Coulson nasıl geri döndü sorusunun cevabı nedir?
- Skye karakterinin iç yüzü nedir?
- “Rsising Tide” oluşumu nedir?
- S.H.I.E.L.D. kadrosu bir takım olmayı başarabilecek mi?
Günümüzde televizyon dizileri kendilerini çok geliştirdiler. “Bağımlılık” yapıcı yöntemleri çok başarılı bir şekilde uyguluyorlar. Bu kadar çok “kendini seyrettiren” dizinin gösterimde olduğu, rekabetin yüksek olduğu bir pazarda sadece “The Avengers”a sırtını dayayarak yapılan bir dizi iş yapmaz. Yapımcıların acilen dizinin gidişatına müdahale etmeleri gerekiyor. Hem de radikal bir müdahale gerekiyor. Yeni süper kahraman ve kötüler ile dizi ancak kendisini kurtarabilir. Bu noktada da telif hakları ve “bu karakteri dizi de harcamasak mı?” kısır döngüdü karşımıza çıkacaktır.