Matematik, Astronomi, Fizik, Kimya, Biyoloji, Tıp… Bütün bilimlerin gelişimi ve bu bilimlerin durağanlaştığı dönemler kısaca anlatılmış. Bilim adamları derinlemesine incelenmemiş, ikinci planda bırakılmış. Kitabın arka sayfalarında kısaca biyografilerine yer verilmiş. İşlenen konu düşünürler, doğayı anlamaya çalışan bilim adamlarının sorduğu sorular, bilime katkıları ve dönemin etkileri.
Kitabın Örgüsüne dair örnekler:
- Mezopotamyada Sümerler işaretlerle yazı kullanmışlar ve M.Ö. 2500 e varmadan çarpım tablosu kullanmaya başlamışlar.
- Sümerlerden sonra Babiller özellikle matematik ve astronomide çok ilerlemişler ve bir dairenin 360° olduğu kanısına varmışlar.
- Mısırda ise hekimlik anlayışıyla birlikte büyü anlayışı mevcuttu. Hastalıklara kötü ruhların sebep olduğu düşünülüyordu.
- Mezopotamya ve mısırda doğayı anlama çabası yoktu. M.Ö. 1000 yılında ilk kez Yunanlarda bilim ‘doğayı anlamak’ çabasıyla yapılmaya başlamıştır. Yunanlar en çok felsefeyle ilgilenmişlerdir.
- İlk kez Thales’ le mitolojik düşünceden rasyonel düşünceye geçilir. Ardından Sokrates, Pilaton, Aristotales yetişir. Bilim dünyası artık doğayı anlamak için çalışır.
- Helenistik dönemde Büyük İskender’in fetihleriyle Yunan Kültürü yayılır. Yine Helenistik dönemde bilim için büyük önemi olan İskenderiye kütüphanesi kurulur(M.Ö. 323).
- Yüzyıldan 13. Yüzyıla kadar Ortaçağ Avrupasında bilim karanlık dönemini yaşamıştır. Hint, Suriye ve İran sınırları arasında bilim ilerlemeye devam eder. İslamiyetle birlikte daha da yayılır. Çünkü İbn-i Sina ve İbn-i Rüşt gibi bilim adamları dinin kişisel olduğuna inanıyorlardı.
- İslam dünyasında bilim tekrar çöküşe geçmiş bu kez Avrupa’da (özellikle İspanya) ilgi görmeye başlamıştır.
- Yüzyılda bilim aydınlık dönemine kavuşmuştur.
- Yüzyılda Aristo’nun üniversite mantığıyla birçok akademi kurulur.
- Aydınlanma çağında ise Felsefenin geliştiği göze çarpar. (18. Yüzyıl)
- Endüstri devrimiyle ise (19. Yüzyıl) özellikle fizik ve biyoloji alanlarında büyük gelişmeler görülür. Teknolojinin bilime olan katkıları göze çarpar.
Kavramsal Basamak
Kavramlar: Evrim, Kalıtım. (Kitapta çok sayıda kavram bulunmaktadır. Ben ilgimi çeken kesiti ele aldım)
Yüzyılda Darwin’ in “Tüm canlıların zaman süresinde ortak bir kökenden evrim yoluyla ortaya çıktığı” fikri bilim dünyasında büyük bir devrim niteliğindedir. O dönemde hıristiyan din adamları, çeşitli canlıların aynı zamanda fakat birbirinden bağımsız olarak yaratıldığı düşüncesini savunuyorlardı. Lamarck’ın evrim teorisi ise <hayvanların değişen yaşam koşullarına uyum kurma çabası> alternatif kavramlar arasındaydı. Bilim dünyasında Lamarck’ın teorisini sarsan 2 soru vardı:
- Eğer canlılar basitten karmaşığa doğru değişiyorsa bugün basit yapılı canlılar nasıl varlığını sürdürüyor?
- Bireylerin yaşam koşullarına karşı kazandıkları özellikler nasıl yavrulara geçiyor?
Bu soruların yanıtsız kalması ve İsveçli Linneus ile İngiliz Lyell’in, canlıların sürekli değişim içinde olamayacağını, aksi halde yaşayan canlılarla fosilleri sınıflama girişiminin boş bir çabadan ibaret kalacağını ileri sürerek Lamarck’ a karşı çıkmaları, yolu Darwin’e açmıştır. Bu olayda bilimin devrimsel ilerleyişini görebiliriz.
Yine 19. Yüzyılda mikroskopun gelişmesiyle hücreler üzerinde çalışmalar artmış ve genlerle ilgili yeni teoriler ortaya atılmıştır. Bazı bilim adamları kalıtım teorisi ile Darwin’ in doğal seçilim ilkesinin ters düştüğünü iddia ederken ‘mutasyon’ kavramı bilim dünyasına kazandırılır. Bu açıklamalarla Darwin’in teorisi desteklenmiş olur. Burada ise bilimin birikimsel ilerleyişini görebiliriz.
Sonuç olarak bu kitapta bilimin hem birikimsel hem de devrimsel ilerleyişine dair örnekler görmemiz mümkün.
Kişiler: Aristotales, Archimedes, Avogadro, Bacon, Bohr, Dalton, Einstein, Hooke, Pasteur, Pavlov…. ve daha birçok bilim adamını bu kitapta bulmamız mümkün. Fakat ben bu raporda incelemek için sadece Darwin’iele aldım.
İngiliz bilim adamı; doğal ayıklama ilkesine dayanan evrim teorisinin kurucusu. Edinburgh Üniversitesinde tıp öğrenimi, Cambridge Üniversitesinde teoloji öğrenimi yapar. Boş zamanlarını böcekleri incelemeye ayırır. Doğa Bilimcisinin Dünya Gezisi, Türlerin Kökeni ünlü yapıtlarıdır. Bu kitapta bilim adamlarının kişisel hayatlarıyla ilgili bilgi bulunmamaktadır.
Kitabın geçtiği Mekan ve Zaman
Kitap M.Ö: 3000 yılından itibaren, yani Sümerlerden başlayarak Eski Uygarlıklarda, Ortaçağ Avrupası ve İslam Dünyasında, Rönesansta, Aydınlanma Çağında, Endüstri Devriminde ve Çağdaş Dönemde bilimi ve bilimin ilerleyişini ele almaktadır.
Benim ilgilendiğim Evrim Teorisi, İngiltere’ de buharlı makinelerin kullanımıyla başlayan Endüstri Devriminde yani 19. Yüzyılda ortaya çıkmıştır. Bu dönemde Işığın Dalga Kuramı, Enerjinin Korunumu, Elektrik kavramının Oluşumu, Mikrop Kavramı gibi bilimsel gelişmelerin olduğu bir dönemdir.
Darwin, 1831′ de büyük bir inceleme gezisine çıkan Beagle gemisinde doğa bilimcisi görevini yüklenir. Beş yıl süren bu gezi sırasında yaptığı gözlemler, onu türlerin değişmesine ilişkin yeni bir açıklamaya götürür. Gezisinden bir süre sonra kaleme aldığı “Doğa Bilimcisinin Dünya Gezisi” adlı ilginç yapıtı büyük bir okuyucu kitlesi bulur. Darwin’in gözlemleri, tüm canlılar dünyasında egemen yaşam savaşında bireye üstünlük sağlayan özelliklerin korunduğu, diğer özelliklerin giderek ayıklandığı bir süreçte türleri değişimlerle oluştuğunu gösteriyordu. Darwin teorisini tam ortaya koymadan 1858′ de Alfred Russell Wallace’ dan, ulaştığı aynı sonuçları içeren bir yazı alır. Darwin bu yazıyla birlikte kendi görüşlerini de açıklar ve hemen ardından “Türlerin Kökeni” adlı ünlü yapıtını yayımlar(1859). Büyük bir ilgi ve gürültü yaratan kitap, türlerin oluşumuna bilimsel bir açıklama getiriyor, o zamana değin açıklanamamış pek çok olguya ışık tutuyordu.
Kitaptan Alınan Bilgi, Düşünceler
Mezopotamya’ dan başlayarak adım adım bilimin ilerleyişini anlatan bu kitap içerik bakımından oldukça zengin. Geniş zamanlı okunması gerektiğini elime alır almaz hissettim ve okudukça bu fikrimde yanılmadığımı anladım. Bu kitapta temel konu BİLİM. Bilim adamları ve çalışma alanları ikinci planda. Hangi dönemde hangi gelişmelerin gerçekleştiği bilgileri ön planda tutulmuş. Dönemlerin sosyal hayatı değil, bilimin gelişmesini asıl etkileyen meseleler kısaca anlatılmış. Bilim adamlarının kişisel yönleriyle alakalı bilgiler neredeyse hiç yok. Sadece bilimsel çalışmaları etkileyecek temel yönlerine yer verilmiş. Bu açıdan oldukça eksik. Fakat bunu kitabın eksikliği gibi göstermek doğru olmaz, konusu bu değil zaten. Kitapta geçen bilim adamlarının biyografileri <burada da sadece bilimsel kişilikleri var> kitabın arka sayfalarında tek tek verilmiş.
Kitaptan edindiğim en güzel bilgi bilimin ihtiyaç doğrultusunda yapıldığında durağanlaştığı, doğayı anlamak için yapıldığında ise kısa sürede geliştiği anlayışını kazanmak oldu. Bazı uygarlıklarda sadece günlük ihtiyaçlarını karşılamak için kullanılan pratik bilgiler edinilirken, bazı uygarlıkların ise (mesela Antik Yunan) doğayı anlamak için çalışmalara tutunduğu kitapta anlatılıyor.
Devlet adamlarının, din adamlarının ve teknolojinin bilimi ne derece etkilediğini kitapta bulmak mümkün. Fakat sosyal hayatın bilimi nasıl etkilediğine yer verilmemiş. Bu eksiklik dönemi anlamak açısından zorluklara sebep oluyor. Olaylar sadece bilim dünyasından ele alınmış, halkın ne düşündüğüne yer verilmemiş. Sanırım bunun sebebi, yazarın bize sadece somut olayları yansıtmak istediğinden kaynaklanıyor. Eğer sosyal hayata yer verseydi kitap bu kadar tarafsız ve sade olamazdı.
Okurken ders kitabı hissine kapıldım. Aslında tam arada kalmış bir kitap; ders kitaplarına göre daha akıcı, tarihi kitaplara göre fazla sade ve tasvirlerden uzak. Dönemin bilimsel gelişmelerini o kadar sade ve tarafsız anlatmış ki, eleştirmek ya da yorum yapmak çok zor. Bu ödevde kısa bir dönemin ya da bir bilim adamının hikayesini derinlemesine anlatan bir kitabı incelemek çok daha kolay olurdu. O zaman yorum yapmak, dönemi değerlendirmek ve bu soruları cevaplamak uygun olurdu. Format o şekildeki kitaplara göre hazırlanmış gibi. Bu kitapta tamamını okuyup inceledikten sonra ilgimi çeken kısımları ele alarak soruları cevaplamaya çalıştım. Öbür türlü her bilimsel gelişme için ayrı bir ödev hazırlamam gerekirdi.
Günümüzde bilimi; doğayı anlamaktan çok, teknolojik gelişmeleri desteklemek amacıyla hayatımızı kolaylaştırmak için kullanıyoruz. Oysa kitapta bilimin sadece bilim için yapıldığını ve asıl bu felsefenin bilimi daha da ileriye taşıdığını görüyoruz. Bu gün bilim ve teknoloji birbirinin ayrılmaz parçaları artık. Bize bunu kazandıran, bu kitapta yer alan birçok çalışmanın bugün bütünleşmiş hali. Biyolojide kullanılan birçok alet mesela; elektrik, mikroskop keşfedilmese bugün bu kadar gelişemezdi. Birbirinden bağımsız bütün bu çalışmalar günümüzde bir arada ve birbirinden son derece faydalanmakta. Bugün ayrılmaz ikili olan teknoloji ve bilimi kimlere borçlu olduğumuzu en sade haliyle bu kitapta öğrendim…