Gökkuşakları; güneşin konumu, su damlası bulutları ve bizi içeren ilişkiler gibi nesnesel değildir. Sadece gözlerimiz, damlalarda kırılan ve yansıyan güneş ışığıyla üretilen renkli ışık hüzmelerini algılayacak noktada olduğunda belirirler. Fizik kuralları gökkuşağının sonunu bulmamıza engel olur ancak önümüzde kaybolmadan önce uzun bir mesafe kat edebilirsiniz.
Ne var ki ışınların artık gözlerimize giremeyeceği bir an gelecektir ve başkalarına görünüyor olsa da bizim gökkuşağımız kaybolacaktır. Bu yerlerden biri, bir gökkuşağının sonudur: Eğer orada duruyorsanız, güneş, bulut ve sizin aranızda olması gereken ilişki kalkmış demektir ve oradan gördükleriniz, orijinal gökkuşağının parçaları değildir. Elbette bu gökkuşaklarının içinden geçen araçlarla ilgili haberlerin hayal ürünü olduğu anlamına gelmez. Buradaki önemli ifade ”içinden ” sözcüğüdür; bu, insanlar bir gökkuşağının içinden geçtiklerini düşündükleri sırada gördükleri şeyin, araçlarına çok yakın yağmur damlalarından yansıyan güneş ışınlarının bir sonucu olduğunu gösterir. Yola saçılmış bir sprey gibi görünebilirler. Uygun konumda olduğunda böyle bir sprey, gökyüzünden sarkan bir gökkuşağının parçasıymış gibi görünebilecek harika renkler yaratabilir. Böylece siz gökkuşağının içinden geçtiğinizi hissedebilirsiniz ancak dikiz aynasından baktığınız anda, etkinin yanıltıcı olduğu anlaşılır; arkada hiçbir şey yoktur.