Böbreklerde bulunan bazı yabancı maddeler zamanla dibe çöker, çöken bu maddeler ileride taş benzeri bir yapı oluştururlar. Şekil ve büyüklüklerinin belirli bir standardı yoktur. Bazen küçücük kum taneleri kadar ya da bazen pinpon topu büyüklüğünde olabilirler. Her iki durumun da sebebi kalsiyum türü maddelerin çökerek ve kristalleşmesidir.
Farklı renklerde olmakla birlikte kahverengi ve sarı renge benzerler. Duruma bağlı olarak oluşan böbrek taşları, kum tanesi kadar küçükse böbreklerdeki varlıkları hissedilmeyebilir. Aynı şekilde idrar torbası ve oradan da idrar yoluyla dışarıya atılırken hissedilemeyebilir. Fakat böbrek taşları büyüdükçe, kanallardan geçişler sırasında şekillerine bağlı olarak değişen ağrılar meydana getirirler. Önemli olan bu taşların böbreklerden çıkarak, vücut dışına atılmasıdır. Eğer böbrek taşı atılamayacak kadar büyükse, idrar yollarını tıkayarak önemli sorunlara sebep olabilir.
Böbrek taşı oluşumu ise az su içildiğinde böbreklerde bulunan sıvı miktarı azalacağından çökme ve kristalleşme artabilir, aşırı spor faaliyetleri, sıcak ortamda sürekli olarak çalışmak vücudun terleme oranını, bu da su kaybını çoğaltır. Bu su boşaltımı idrar kanalları ile gerçekleşmediğinden, böbreklerin sulu yapısı daha koyu kıvamlı bir hale dönüşür. Bu da böbreklerde taş oluşumunu tetikler.
Böbrek taşının belirtileri: Ağrı; böbrek taşının belirtileri arasında en sık görülenlerden bir tanesidir. Hastalar; sırt, bel ve böbreklerinde şiddetli ağrı ve yanma hissederler. Kanama: İdrardan gelen kan yine böbrek taşı belirtilerindendir. Taş kanallardan geçerken şiddetli yanma ve ağrı ile birlikte, kanal yollarına zarar verir.
Böbrek taşları için hasta ultrason ve röntgene gönderilir. Bazı bulgular oldukça belirleyici olsa da neyle karşı karşıya kalındığını görmek böbrek taşı tedavisinin başlangıcını teşkil eder. Ultrason ve röntgen yoluyla böbrek taşının yeri ve büyüklüğü tespit edilir. Ayrıca kan testi sonuçlarına bakılarak böbrek taşı tedavisine başlanır.