Yaşadığınız şehrin yoğun ve rutin temposundan sıyrılıp, dünyanın bin bir halinin eski versiyonunu görmek için gitmelisiniz Safranbolu’ya. Tarihi Safranbolu evleri arasında yürürken mest olacağınız sokaklarında kaybolsanız da inanın önemli değil! Yolunuzla, eşinizle dostunuzla tekrar kavuşturacak kadar küçük bu ilçede cumbasındaki camı perdeli her ev önünde durulası, uzun uzun bakılası ve çek beni deyip poz verilesi kadar güzel.
Tarihi Safranbolu evlerinin bir kısmı şehir bölümünde, bir kısmı da Bağlar bölgesinde buluyor. İlçenin şehir bölgesi kaleyi, çarşıyı ve Gümüş, Akçasu, Kalealtı, Musalla gibi mahalleleri kapsıyor. İki vadi içinde konumlandığından kışları çok sert geçen bölgede evler de iklime ayak uyduran bir nizamda, sanki birbirini ısıtır gibi iç içe duruyor. Safranbolu evlerinin dar, uzun pencereleri ise karşı evin mahremini gözetlemek için değil, daha uzakları görecek ve manzara izletecek kadar işlevli. Kimsenin evi, kimsenin evinin manzarasını kesmiyor. Dar sokakları şehrin merkezindeki taş meydana bağlayan yollar ise günümüzün altyapı sorunsalını hemen hemen hiç tatmamış. Ağaç köklerinin su almasına olanak veren ve rutubeti emen bu yol döşemeleriyle Safranbolu tarihi boyunca selle hiç tanışmamış.
Safranbolu Evlerini Başka Evlerden Ayıran Özellikler Neler?
Safranbolu gezilecek yerler arasında ilk sırada bulunan Safranbolu evlerinin sakinleri anlatılanlara göre yokluk da görmemiş. Evlerin yapıldığı dönemlerde neredeyse herkesin bir yazlığı bir de kışlığı varmış. Yaz gelip de sıcaklar arttığında daha yüksek rakımlı Bağlar bölgesindeki yazlıklarına göçer, ama şehirle bağlantılarını da evlerine gelgitlerle sürdürürlermiş. Müstakil ve büyük evlere her daim hayranlıkla bakarken böyle bir evimiz olsa da bir gün çocukların büyüyeceğini, evleneceğini ve torunlarla beraber yaşayabileceğimiz ihtimalini pek düşünmeyiz. Ama Safranbolu evlerinde aileler eskiden koyun koyuna yaşarlarmış. Yani gelin alınır ayrı ev açılmaz, torun torba doğar aman sığmaz denmezmiş. Hatta büyük evin işi bitmez diye evin öz kızı gibi bellenen evlatlık kızlar alınırmış yardım etmesi için, onu bile ancak evlenince salarlarmış. Herkese yetecek kadar büyük evlerin alt katına hayvanlarını, ambarlarını ve yakacaklarını bile sığdırırlarmış. Ömürlerinin çoğu alt katta geçtiği içinde bu bölümlere ‘Hayat’ adını takmışlar.
Safranbolu evlerinde gündelik yaşamın sürdüğü orta kata ahşap ustalarının maharetlerinin konuştuğu merdivenlerle çıkılır, kış ayazlarında daha sıcak olduğu için burada uyunurmuş. Üst kat ise leb-i derya odalarla, işlemeli yüksek tavanlarla ve dolaplar arkasında gizli saklı gusülhanelerle tüm ailenin yaşayabileceği kadar hacimli yapılmış.
Günümüzde birçoğu pansiyon veya otel olarak işletilen bu özel yapıları çekici kılan tabii ki yaşanmışlıkları. Kadınlarla erkeklerin ayrıştığı haremlik selamlık bölümleri, haneyi sokaktan ve diğer insanlardan koparan yüksek bahçe duvarları gibi, demir kapı tokmakları da mahremiyet gözetilerek yapılmış. Büyük kapı tokmağı erkek ziyaretçiler tarafından kullanılırken küçük tokmak çalınca da kadın misafire kapı açılırmış. Kadınlar pencereye çıktıklarında yoldan geçen görmesin diye kafesler (Muşabak) arkasından bakmışlar sokağa. Evlerinin haremliğine ayrı sokaktan girmişler yıllarca.
Safranbolu evleri yaşanmışlıklarla dopdolu mahrem kaleleri. Gezerken sık sık öylesi mi iyiymiş, böyle mi iyiyiz biz gibi kıyaslamalar yaptırıyor. Bu evlerden birinin içini görmek isterseniz, 19. yüzyıldan kalma Kaymakamlar Gezi Evi’ni ziyaret edebilirsiniz.