Rüzgarın serinletici etkisini ölçmeye yönelik ilk girişimler 1939 yılında, coğrafyacı ve bilim insanı Paul Siple‘ın doktora tezinde yer aldı. Charles Passel ile çalışarak insan bedeninde – ya da Antarktika rüzgarlarında asılı bırakılan plastik su bidonlarında – ısı kaybına yol açan ısı ve rüzgar hızının bir araya nasıl geldiğini bulmak üzere deneyler yaptı. Çalışmaları akademik yöndeydi ancak bir şekilde ulaşılan sonuçlar askeri planlamacılar için önem taşıyordu ve İkinci Dünya Savaşı’nın sonun kadar gizli tutuldu. Ayrıca bu etki, saatte bir metre kare için kilo kaloriyle ifade edildiğinden yorumlanması zordu çünkü bu ölçü birimi tercih edilen bir birim değildi. 1973 yılında, ABD Ulusak Hava Servisi önemli bir adım attı ve serinletici rüzgar etkisini eşdeğer sıcaklık açısından açıkladı: Buna göre, kişi bu koşullara maruz kaldığında, örneğin termometrenin 0o C’yi gösterdiği bir günde saatte 30 km hızla esen bir rüzgar varsa hissedeceği sıcaklık -14oC olacaktır.
Sonuçta Siple’ın sonuçlarını daha anlaşılabilir bir hale getirme çabaları, rüzgar hızı, çevreleyen sıcak ve ikisinin kombinasyonuna dayalı karmaşık bir formül yarattı. Bu aynı zamanda bu hesaplamanın çok da güvenilir olmadığını ortaya koydu. Bunun bir nedeni de Sİple ve Passel’in orijinal deneylerinin sıra dışı doğasıdır. Son birkaç yıl içinde bu durum hissedilen sıcaklık kavramını anlamak için yeni girişimleri tetikledi ve 2001 yılında ABD Ulusal Hava Servisi, deney ve bilgisayar simülasyonlarına bağlı yeni bir formül geliştirdi. Bu formül, bir öndeki kadar dramatik sonuçlar doğurmuyor: Bu formüle göre havanın 0oC olduğu bir günde, saatte 30 km hızla esen bir rüzgarla hissedeceğimiz sıcaklık -7oC olur.
Bazı meteoroloji uzmanları, bu revizyonun yeterli olmadığını düşünüyor ve hissedilen sıcaklığın, nem, irtifa ve bulut örtüsü gibi çeşitli faktörlere dayandığını iddia ediyorlar. Ancak bunların hiçbiri, uzun zamandır hissedilen sıcaklık faktörüne şüpheyle bakan İngiliz Meteoroloji Kurumu’nun etkilemedi. Bu ifadeyi kullandığında, 1971 yılında R. G. Steadman‘ın ortaya koyduğu, kısmen basit bir formülü uyguluyor. Bu da eski Siple formülü ile ABD Ulusal Hava Servisi’nin formülü arasında bir değer veriyor. Ya da kısaca, ”rüzgarda daha çok üşüyeceksiniz” diyorlar.