İnsanlar, yeryüzünde bilinen en zeki varlıklardır. Ve biz insanlar, şu anki halimizi asırlar boyu süregelen bilgi aktarımının sağlamış olduğu birikime borçluyuz. Yapay zeka nedir?
Giriş: Yapay Zeka Nedir?
Yeniye ve farklıya olan ilgimizin en üst seviyede olduğu bilgi ve teknoloji çağında yaşamamız; çeşitli araştırmalar ve çalışmalara yönelmemizi, sınırlarımızı aşmamızı gerektiriyor. Bu bağlamda derlediğimiz konuyu oldukça derin ve çok yönlü bir içerik olarak tanımlamamız yanlış olmaz. İnsanların amacı yapay zekâyı, yapay zekâ ise insanlardan bağımsız çalışan zeki sistemler yaratmayı hedefliyor.
Dijital dünya her geçen gün hız kesmeden büyüyor ve gelişiyor. İnsanoğlunun yaklaşık 100 yıl önce bir bilim kurgu filminde karşılaştığı yapay zekâ, artık günlük hayatımızın bir parçası haline geldi. Ve tabi teknoloji geliştikçe yapay zekâ çalışmaları da ilerliyor. Onu tanımlayabilmek için bu makaleyi kaleme alma gereksinimi duyduk.
Yapay zekâyı anlayabilmek ve üzerinde tartışabilmek için yapabildiklerini bilmenin yanı sıra, bu olguyu insan zekâsı ve becerileriyle de kıyaslamak, daha rahat anlaşılmasını sağlayacaktır. Neticede yapay zekânın amacı insan zekâsını taklit etmek ve insanların yapabildiklerinin de üstüne çıkmaktır.
Konuyu daha iyi anlayabilmek için önce; “yapay zeka nedir?” ve aslında ondan da önce “zeka nedir?” sorusu bizim için önem arz eder.
Zeka Nedir?
Öncelikle zekâ, tek boyutlu değildir. Sadece bir yeti ile zekânın yüksek oluşuna karar verilemeyeceği gibi insanın çeşitli fonksiyonları da önemlidir. En basit ve anlaşılır tanımıyla zekâ:”insanın düşünme, akıl yürütme, nesnel gerçekleri algılama, kavrama, yargılama ve sonuç çıkarma yeteneklerinin tümü” olarak ifade edilebilir. Yani zekânın çok farklı boyutları vardır. Görsel düşünebilme kabiliyeti ve sezgisel hareketler de insan yaşamını kolaylaştıran ve karar vermesinde etkili olan etmenlerdir.
Bütün bunların bir araya geldiğini düşünelim şimdi. İşte tam da bu anda akıllarda şu soru beliriyor. Yapay zeka dediğimiz, geliştirilmekte olan bu organizma bu yeteneklerin hangilerine sahip?
Aslında yapay zeka bunları bir bütün olarak birleştirmeyi başardığında; ortaya çıkacak sonuçların, bilim kurgu film senaryolarını aratmayacağı düşünülüyor, pek tabi insanların kaygılanması da kaçınılmaz oluyor. “Yapay zeka çoklu fonksiyonlara sahip olup geliştikten sonra, ya insanların yaşamını yönetip ve bunu kötü amaçlı kullanırsa?” Neticede her bilgiye sahip olacağı göz önünde bulundurulursa, süper zeka her şeye erişebilir ve kontrol edebilir demek oluyor. Ve tabi çeşitli kurgular beraberinde endişeyi de getiriyor. Ayrıca insanların bir kısmının bunu tehdit olarak görürken, bir kısmının ise bunun bir gereklilik olduğunu savunduğunu belirtmeliyiz.
Tam da şu anda -en azından şimdilik- yapay zekânın insan becerileri ve zekâsının her boyutuna sahip olmadığını söylememiz daha net bir bilgi olacaktır.
Yapay Zeka Türleri Nelerdir ?
Yapay zekânın da türleri vardır: dar yapay zekâ, genel yapay zekâ, süper yapay zekâ.
Dar yapay zekâ, istatistiksel olarak gelişmiş oyunlarda insanları yenebilmesi ile ulaştığı ilk evredir. Yalnızca kısıtlı yeteneklere sahip olmakla beraber, insanların geliştirdiği ve bilgi bakımından gelişse bile asla bir insan sezgisine ulaşamayacağı bir gerçek. Yani her geliştirilen oyunda insanları geçememiş oluşu onu dar kılmakla beraber insan becerilerinden yoksun oluşu onu şimdilik eksik kılar.
Yani yapay zeka her konuda değil belli alanlarda en iyisi olabiliyor. Zekânın farklı boyutları olduğunu biliyoruz. Bunları bir bütün olarak birleştirmeyi başardığımızda, işte o zaman genel yapay zekâ evresine ulaşmış olacağız.
İnsan becerilerinin de üstüne çıkıp, iş yaratıcılık ve bilgelik boyutuna geçtiğinde ise süper yapay zekâ aşamasına gelmiş olacaktı.
Makineler Düşünebilir Mi?
Yıllar öncesine gidecek olursak; 1950’ler de kimi bilim insanının aklındaki soru şuydu: “Makineler düşünebilir mi?”.
Alan Turing, yapay zekanın matematiksel olasılığını keşfetti. Tam da o zaman Turing testini geliştirdi. Eğer makine sorulan sorulara verdiği cevaplarla insan olduğuna ikna edebilirse testi geçecekti. O günün şartları ve insan zekâsının fonksiyonları göz önüne alındığında tabi ki bu mümkün olmamıştır.
Süregelen yıllarda makine öğrenmesi algoritmaları da gelişti ve insanlar problemlerine hangi algoritmanın uygulanacağını daha iyi biliyorlardı. Bilgisayarlar insanları bazı istatistiksel oyunlarda yenebiliyordu. Bugüne bakıldığında otuz yıl önceye göre yapay zekâ kodlama konusunda ekstrem ilerlemeler olmadı fakat; bilgisayar hafızası, depolama kapasitesi ciddi anlamda genişledi ve hız kapasitesi bariz bir şekilde yükseldi bu da günümüzdeki yapay zekâların oluşumunu sağladı.
Yapay zekânın günlük yaşamımızı nasıl etkilediğinin en önemli örnekleri; robotlar-ki insana en yakın görünümlü robot Sophia oldukça gelişmiş bir robottur, dronelar, akıllı arabalar… Akıllı telefonlarımız ve telefonlarımızda kullandığımız akıllı asistanlar da yapay zekâya dayanır. Hatta öyle ki yaptığı önerilerle, yapay zekânın özellikleri, insan kararlarını etkileyebilecek duruma dahi gelmiştir.
Şunu da belirtmek isterim ki yapay zekâ dediğimiz ve insanı taklit etme ilkesiyle geliştirilen bu programlar hâlâ geliştirilmektedirler. Yapabildiklerinin sınırları her geçen yıl daha da artmaktadır. Bunu üzerine çalışmalar elbette yapılıyor ve yapılmaya da devam edecektir. Birçok yapay zekâ çalışması sonucunda bazı programların veri yüklenmesi ve taratılması sonucunda oldukça geliştiğini de belirtmemiz gerek. Robotların becerilerinin yanı sıra sadece program olarak ele alındığında bazı programların çok ilginç sıçramalar gerçekleştirdiğini görebiliyoruz.
Yapay zekâ programları bilinç ve öz farkındalıktan yoksundur. Asla bir mizah anlayışına sahip olamayacak, güzelliği, sanatı, aşkı asla takdir edemeyecekler… Empati yapamayacak ve sezgisel hareket edemeyecekler. Yalnızlık duygusundan, müzikten alınabilecek zevke kadar birçok duygusal beceriden yoksun olacaktır. Çünkü insan; bilişsel yetilerin yanı sıra, bünyesinde kendinin dâhi keşfedemediği çok farklı boyutları barındırır.