İnovasyon Kelimesini Duyduğunuzda Aklınıza Ne Geliyor?
Yenilik, yaratıcılık, değişim? Hepsi doğru ancak tek başına yeterli değil. İnovasyon, iş dünyası çerçevesinde anlamını kazanan bir kelime ve “bir kuruluşa rekabet üstünlüğü yaratan, yeni ya da yenilenmiş bir ürün, hizmet ya da iş yapma tarzı anlamına geliyor. Elbette, her yeni ürün, hizmet ya da iş süreçlerine dair yaratıcı fikirler ille de inovasyon olmak değil. İnovasyon sadece, alışılmamış fikirler geliştirip, paketleyip, konumlandırıp, tanıtılıp uygulanınca ortaya çıkıyor. Yaratıcı olmak, başarılı buluşlar yapmak yetmiyor; hayata geçirmek gerekiyor.
Taze fikirleri alıp, yeni bir ürün, hizmet ya da yaygın bir kullanım ile sonuçlanacak şekilde onları gündelik hayatın sorunlarına uygulamak, inovasyonun kalbini oluşturuyor.
Çok değil bundan 200 yıl önce, buz kış mevsiminin zorlayıcı bir yan etkisiydi.1805 yılında, Bostonlu iki kardeş ailece yaptıkları piknik sırasında, keyifle tükettikleri soğuk içecekler ve dondurmanın Boston’a özgü bir lüks olmasının haksızlık olduğunu konuşuyorlardı. Kardeşlerden biri, Frederic Tudor, bu keyifli sohbetten çarpıcı bir fikirle faydalandı: Buzu paketleyip satmak. 30 yıl sonra, Tudor kardeşler dünyanın yarısına yılda 200 ton buz gönderiyorlar ve “Buz Kralları” olarak tanınıyorlardı.
Fikir yaratıcıydı, ancak inovasyon olabilmesi için, küçük bir ayrıntının halledilmesi gerekiyordu: Buzu kırıp paketlemek. 30 yıl içinde gelecek başarının asıl can alıcı noktasını oluşturuyordu.
Yaşadığı bölgenin çok soğuk olmasının getirdiği avantajları fikrinden yola çıkan Frederic Tudor, uzun ve bolca başarısız denemelerle geçen yıllar sonunda, Nathaniel Jarvis Wyeth isimli tedarikçisinin daha büyük buz kalıpları kesmesine olanak sağlayan atlı yöntemi tavsiye etmesi ile hiç olmayan bir arzı yaratarak, bunun başka arzlara ve taleplere yol açmasını sağlıyordu.