Bugün süper kahraman parodileri, komedi mecrasını besleyen en önemli trendlerden biri haline geldi kuşkusuz! Özellikle Mark Millar ve John Romita Jr. İkilisinin yarattığı ve yönetmen Matthew Vaughn’un keyifle kotardığı çizgi roman uyarlaması Kick Ass’in beklenmedik başarısının ardından, bu trend kısa sürede daldan dala zıplayarak pek çok ülke sinemasına bulaştı!
Elbette ki süper kahraman parodileri her ne kadar yakın tarihte yükselişe geçmiş olsalar da, bu yönelimin oldukça eski örnekleri de bulunuyordu. İlk akla gelenlerden biriyse hiç kuşkusuz Robert Townsend’in yarattığı sinir bozucu The Meteor Man’idir. Yükseklik korkusu olan siyahi süper kahraman, dönemin koşullarında tüm iticiliğine rağmen tercih edilebilecek bir mizah dozajına sahipti… Yakın tarihte de The Losers, Super, All Superheroes Must Die, Griff The Invisible ya da Defendor gibi örnekler çıkıyor karşımıza! Aslında Sam Raimi’nin perdeye servis ettiği Spider Man üçlemesinin bile, süper kahramanın ipliğini pazara çıkarma konusunda, bu tür parodilerden pek de büyük bir farkı yok! Fakat, Kiltro ile radarımıza yakalanmış Şili’li yönetmen Ernesto Diaz Espinoza’nın yarattığı Mirageman, hiç kuşkusuz ki en saf süper kahraman parodilerinden biri olarak, Şili’nin de ilk süper kahraman deneyinin ilk adımı kisvesi altında selamlıyor bizleri!
2007 yapımı Mirageman, yapım tarihinden de anlaşılacağı üzere, süper kahraman parodilerinin iliklerinin, kemiklerinin sömürülmediği bir dönemde toprağa ekilmiş ucuz bir mahsul! Yönetmen Diaz’ın kare ası Marko Zaror suretinde karşımıza çıkan Mirageman, olabilecek en kitsch süper kahraman parodilerinden biri! Üstelik parodi sevdasına kurban edilen büyük büyük mesajlar yerine, olabilecek en naif biçimde uyguluyor türün kurallarını. Eğer ki süper kahramanlık müessesesinin halktan insanlara indirgenmesi durumunda bir çekicilik arıyorsanız, kendi imkânlarıyla kendini geliştirmiş Maco’nun adalet mücadelesine sempati beslememeniz neredeyse olanaksız.
Yönetmen Espinoza’nın çıkış noktası, bütün süper kahraman mitolojilerini, Maco’nun yarattığı Mirageman aracılığıyla yıkıp dökmek! Bunu yaparken Kick Ass kadar grafik şiddete başvurmadığı gibi, Defendor ya da Super’de olduğu gibi, “toplum dışına itilmiş, geri kafalı ve ezik bir kahramanın adalet arayışı” basitliğine de indirgemiyor. Maco’nun Mirageman’e dönüşüm sürecini zaman zaman mockumentary çeşitlemesine kayan görsel tercihlerle sunuyor izleyiciye. Üstelik buradaki kahramanımız, beceriksizliği ile nam salmış, sakarlık abidesi bir süper kahraman özentisinin çok daha ilerisinde. Diaz, ilk filmleri Kiltro’da, gedikli oyuncusu Zaror’un fiziki yeteneklerinden faydalanma eğilimini Mirageman ile birlikte bir adım daha ileri götürüyor. Sonuçta da ortaya 80’ler b-filmleriyle, video oyun konseptinin başarılı bir biçimde harmanlandığı bir aksiyon çeşitlemesi çıkıyor.
Burada Marko Zaror için ayrı bir parantez açmak gerekir. Şili’li genç dövüşçü-figüran-aktör Zaror, ilk filmiyle birlikte yönetmen Diaz ile çalışmaya başladılar. İkili birlikte, Kiltro, Mirageman ve Mandrill’e imza attıktan sonra da farklı yollardan yürümeye devam ettiler. Bu süreçte Diaz, Bring Me The Head Of The Machine Gun Girl gibi Grand Theft Auto etkilenimli leziz bir b-filmine imza atıp, The ABC’s Of The Death gibisinden absürtlük abidesi çok segmentli bir korku projesinde yer alırken; Zaror da Undisputted üçlemesinin en başarılı halkası olan Redemption’da bölüm sonu canavarı kıvamında Yuri Boika’nın karşısına dikildikten sonra, Robert Rodriguez tarafından keşfedilerek Machette Kills’de şiirsel tekmelerini bir bir savurarak, Hollywood’u çürükler içinde bırakma şansı elde etti!
Mirageman, Diaz ve Zaror ikilisinin en keyifli işlerinden biri kuşkusuz. Kıytırık kostümü, kıytırık kahramanlıkları (büfeden sakız çalan adamı kötek içinde bırakmak vs.), kıytırık ismi (namında yer aldığı gibi ‘buhar’ olup kaybolmak yerine, mobese kameralarının gözünün önünde kostümünü değiştirmeye çalışan bir kahramandan söz ediyoruz) ve kıytırık ötesi çizim yeteneğine rağmen; en klişe tabirle, azminden güç alarak rakiplerine kök söktüren Mirageman, bir bakıma yıllar öncesinden bu günün süper kahraman parodilerinin başvuracağı ne varsa kabaca denemesini yapmış gibi gözüküyor. Aradan geçen yıllara rağmen, keşif değerinden fazla bir şey yitirmemiş, aksiyon sinemasının bit pazarında yer alan en cafcaflı deneyimlerden biri…