Tarihin en eski seyyahlarından Evliya Çelebi’nin gönlünü fethetmiş yerlerden biri Eskişehir’deki Odunpazarı. Bazıları onu Karacaşehir olarak da biliyor. Arnavut kaldırımlı sokaklarında yürürken, geçmişin yaşayıp görmüşlerinin ayak izlerine basa basa, cumbadan cumbaya seslenen bir komşu selamı araya araya gülümseyerek adımlayacağınız bu küçük muhit, şehrin eski Osmanlı dokusunu elinden geldiğince koruyup, yansıtmaya çalışıyor.
Odunpazarı Evleri
Çok garip bir hikayesi var Odunpazarı’nın. Eski zamanlarda halk şehirde bir yerleşim alanı ararken kentin güneyinde yüksek bir tepede kalan Odunpazarı’na ve Porsuk Çayı bölgesindeki adalara koyun ciğerleri asmış. Odupazarı’ndaki ciğerin geç bozulmasıyla da buraya yerleşmeye karar vermiş. Evet yanlış duymadınız, bölgeyi yerleşim yeri yapan sebep bir sakatat! Adının Odunpazarı olması ise eşek sırtında odunlarla dağdan inen köylülerin odunlarını burada satmalarından kaynaklanıyor. 1905 yılında şehirde çıkan yangında kentin esnaf bölgesi yanıp kül olunca ticaret buraya kaymış. Bakırcı, demirci, antikacı, oymacı ve lüle taşı dükkanları sokaklarına dağılmış ve zanaatçı çarşıları oluşmuş.
UNESCO dünya mirasları geçici listesinde yer alan Odunpazarı’nda geneli iki kattan oluşan Osmanlı ve Yörük evlerinin arasından yürüyeceksiniz. Eğer 40’lı yaşlardaysanız ve mahalle hayatını az çok biliyorsanız, bir evin bahçeye açılan kapısından çıkan ve incir ağaçlarına koşan bir çocuk olmak isteyeceksiniz. Odunpazarı evleri kırmızı ve mavi renkler başta olmak üzere renkli bir mahalle kombini oluşturuyor. Evlerin alt katları genelde mutfak, hol ve depo gibi koşturulan mekanlardan oluşuyor. Üst katlarda ise odalar var. Restore edilmiş bu eski evlerin büyük bir kısmı, kanaviçe yatak örtüleri ve el emeği göz nuru dantel işlemeleriyle butik otellere dönüştürülmüş. Kafeler, el işi atölyeleri, restoranlar da her köşeye serpiştirilmiş. Evler bu özellikleriyle de şehrin en turistik köşesi haline gelmiş.
Bir zamanlar şehrin en ileri gelenlerinin ve en zenginlerinin oturduğu bu muhitin halkı, kent merkezi kurulunca ve modern binalar yapılınca evlerini boşaltıp, farklı bir yaşam tercih etmiş. Zamanla boşalan ve gözden düşen Odunpazarı, böylelikle köyden şehre göç edenlerin yerleştiği ilk adres olmuş. Ta ki birilerinin dikkatini çekip restorasyon geçirene kadar…
Günümüzde tarihi ve kentsel sit alanı olarak korunan Odunpazarı’nda eski dokuyu yansıtan 30 sokak (bu sokaklardan 5’inin ismi tarih boyunca hiç değişmemiş. Tıpkı Evliya Çelebi’nin seyahatnamesindeki gibi aynı duruyor), 253 ev, 1 külliye, 2 Kervansaray, 3 Camii, 17 çeşme bulunuyor.