Sputnik 1 Uydusu Hakkında İlginç Bilgiler

Bundan 60 yıl önce 4 Ekim 1957’de Sovyetler Birliği, Sputnik 1 uydusunu fırlattığında dünya şaşkına döndü. Amerikalılar, Sputnik 1 ilk sinyalini gönderdiğinde yörüngede Rusların atom bombalarının olduğunu düşünmeye başladı. Amerikan teknolojisi Sovyet teknolojisinin gerisinde kalmıştı ve Sovyetlerin yakaladığı bu başarıyı karşılıksız bırakmamaları gerekiyordu.

Sputnik 1 uydusu, uzay çağını başlatmış ve iki büyük güç arasındaki uzay yarışının fitilini ateşlemişti.

  1. Soğuk Savaş’ın tansiyonunun yükseldiği dönemlerde ABD ile SSCB arasındaki gerilim de artıyordu. İki ülke birbirlerine karşı geliştirdikleri silahları, füzeleri, uçakları sergilemekten ve güç gösterisi yapmaktan geri durmuyordu. Olası savaş durumunda, ABD ile müttefik Avrupa ülkelerinden havalanacak ABD uçaklarının SSCB sınırını geçip Moskova’ya ulaşması 2-3 saati bulmazdı. 1953 yılında SSCB’nin başına geçen Kruşçev’in ABD’yi vurabilecek kıtalar arası bir balistik füze yapma amacı vardı. Eğer bu füzeyi üretebilirlerse, ABD ilk saldıran taraf olsa bile bunun bedelini ödeyeceğini bilecekti. Bunun üzerine SSCB, 1954 yılında ilk kez kıtalar arası füze geliştirmeye başladı. Projenin başındaki isim ise Sergey Koralev’di.
  2. Sergey Koralev füzelere olduğu kadar uzaya da hayrandı. SSCB’nin geliştireceği R-7 füzesinin yörüngeye çıkabilecek kapasitesi olabileceğini fark etti. Tasarımcı Mikhail Tikhonravov, R-7 için bir uydu önerisi getirdi ve Koralev’le bu proje üzerinde çalışabilmek için izni kaptı fakat bu proje Kruşçev için bir dikkat dağınıklığından fazlası değildi çünkü Kruşçev’in amacı belliydi.
  3. R-7 füzeleri ilk 1957’de denendi. Fırlatılan füzeler ancak 400 km uçabildi. İkinci deneme ise sadece 33 saniye sürdü. Yapılan değişikliklerden 3 ay sonra yeni bir deneme yapıldı. Bu sefer R-7 tam 6000 kilometre uçmayı başardı. Başarılı füze denemesinden sonra dünyada gündeme oturmayı bekleyen Kruşçev istediğini bulamadı çünkü bugün dünyanın birçok ülkesinde bulunan uydu izleme sistemleri henüz yoktu ve bu füze sadece Sovyetler Birliği boyunca uçmuştu. Bir başka sorun ise füzenin yüksek sıcaklık değişimlerine dayanamamasıydı. Asıl amaçlanan füzenin 6bin kilometre uçtuktan sonra başarılı bir şekilde hedefi vurabilecek niteliklerini korumasıydı. İşin yarısı başarılmıştı, füze uçabiliyordu. Şimdi sıra ısı kalkanlarını geliştirmekteydi.
  4. Sergei Koralev’in ısı kalkanlarının geliştirilmesini beklemeye niyeti yoktu. Koralev, bir sonraki R-7 denemesinin bir uydu denemesi olması gerektiğini düşünüyordu ama Sovyet ordusunun amacı farklıydı. Bunun üzerine Koralev, üst düzey komutanları ve Kruşçev’i ziyaret etti. İlk kez yapay bir uydunun yörüngeye fırlatılmasının uluslararası propaganda açısından çok önemli olduğunu düşünen Koralev, sonunda Kruşçev’i ikna etmeyi başardı.
  5. Koralev, kıtalar arası füze olarak üretilen R-7’nin ısı kalkanları hazır olur olmaz komutanların uydu projesine olan desteğini çekeceğini düşünüyordu. Bu arada Tikhonravov’un ortaya çıkardığı tasarım ise buna uygun olmazdı çünkü Koralev’in zamanı yoktu ve bu tasarım çok büyüktü ve tasarımın zamana ihtiyacı vardı. Bunun üzerine, Koralev daha basit bir tasarım hazırladı. Bu “basit uyduda” üç pil ve içinde telsiz verici olan bir metal küre bulunuyordu. Zaten önemli olan bu değildi. Dünyanın iki süper gücü için önemli olan “ilk” olabilmekti. Sovyetler fırlatılacak bu uydunun görünür olması için de metal küreyi parlak ve dış kısmı da yansıtıcı prizmalardan olacak şekilde tasarlamıştı.
  6. Sovyetlerin edindiği bir bilgiye göre Amerikalıların projesi fırlatma aşamasına gelmişti. Bu haberden sonra Kruşçev, fırlatılma tarihin erkene alınmasını istedi. Sonradan anlaşılacaktı ki Sovyetlerin bu paniği yersizdi çünkü ABD uydu falan fırlatmayacaktı. Bir karışıklık sonucunda alınan bu bilgi fırlatılma tarihinin 4 Ekim 1957 olarak belirlenmesine neden oldu.
  7. Şu anda dünyamızın yörüngesi adeta bir uydu çöplüğüne dönmüş durumda. Kullanılmayan uydular, görevi bitenler vs… Fakat 1957 yılında durum bundan çok farklıydı. Sputnik 1 uydusu fırlatıldığında Koralev ve arkadaşları, uydu yörüngeye oturup sinyal gönderene kadar belki de hayatlarının en heyecanlı anlarını geçirdiler. İnsanoğlunun ilk uydusu dünyaya oturunca da bu haberi hemen Kremlin’e ilettiler. Koralev’in ismi, S1 uydusu için yaptıkları uzun bir zaman sonra kamuoyuyla paylaşıldı.
  8. Sputnik’in ABD üzerinden uçması başta ABDlileri korkuttu. CIA, bu uydu projesinden önce çok yüksekte uçan casus uçaklar geliştirmişti. Bu şekilde başka ülkelerin toprakları kaydedilebiliyor ve o ülke hakkında önemli istihbaratlar elde edilebiliyordu fakat bu güvenli miydi? 1960 yılında SSCB üzerinde uçuş yapan casus uçak U-2 düşürüldü ve pilot Sovyet yetkililer tarafından tutuklandı. Daha sonraki yıllarda ABD de uydular fırlatacak ve iki ülke de uydular üzerinden yapılan casusluklar konusunda birbirlerini idare edecekti.
  9. II.Dünya Savaşının sonunda doğru ABD ile SSCB arasında Nazi Almanyasının savaş teknolojilerini ele geçirme konusunda kıyasıya bir yarış vardı. İki ülke de birçok Alman bilim adamını kendi ülkelerine getirebilmek için mücadele veriyordu. Almanlar savaş sırasında V1 ve V2 adında füzeler geliştirmiş, uzay çağının başlamasını bu teknolojiyle ön ayak olmuştu. Savaş sırasında V2 füzelerinin yapımında görev almış olan Wernher von Braun daha sonraları Amerika’ya gitmiş ve Amerikan hükümetinden çalıştığı bir uydu projesi için 100 bin dolar hibe istemişti. Amerikan hükümeti bu talebi reddetmişti. Sovyetlerin Sputnik 1’i başarıyla fırlatmasından sonra ABD de çalışmalarını hızlandırmış ve von Braun’un önerisi 1958 yılında Explorer 1 fırlatıldığında uygulamaya konmuştu.
  10. Önceleri Amerika’ya bir yanıt verebilmek amacıyla kıtalar arası balistik füze olarak tasarlanan R-7 hiçbir zaman kullanılabilir bir füze olamadı. Fırlatılması için zaman gerekiyordu, olması gerektiğinden büyüktü ve daha farklı birçok sorunu vardı. Buna rağmen R-7 projesi insanoğlunun uzay çağını başlatmasını sağladı.

Yorum yapın